Bulgaristan'dan Yatırım Çağrısı
Bulgaristan'dan Yatırım Çağrısı, Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneğinin (YAPDER) organizasyonuyla düzenlenen Birlikte Yürüme Yolunda" başlıklı yatırım toplantısında Bulgaristan için bir ikave yapılması istendi. Çok sayıda Türk ve Bulgar iş adamının katıldığı etkinlikte konuşan Bulgar-Türk Ticaret ve Sanayi Odası (BULTİŞAD) Başkanı Fikret İnce, "Bulgaristan'da yatırımı olmayan iş adamlarını en kısa zamanda aramızda görmek istiyoruz. Buraya gelirseniz hem yaşam kalitesinde hem iş hayatında mutlu olacağınıza inanıyorum." dedi. İnce, BULTİŞAD ve uluslararası danışmanlık şirketi Deloitte Bulgaristan'ın katkılarıyla düzenlenen "Birlikte Büyüme Yolunda" başlıklı yatırım toplantısındaki konuşmasında, "Amacımız Bulgaristan'ı bir yatırım merkezi olarak sizlere tanıtmak. Zaten Bulgaristan'a yatırım yapan iş adamlarımız var. Buradaki muhasebe sistemi, bazı teşviklerden nasıl kullanılacağı hakkında çok yararlı bilgiler vereceğiz." ifadelerini kullandı.
Bulgaristan'ın yatırım açısından uygun olduğunu belirten İnce, "Bulgaristan'da yatırımı olmayan iş adamlarını da en kısa zamanda aramızda görmek istiyoruz. Bulgaristan'ın gerçek yüzüyle tanıştıracak bazı bilgileri onlara sunmak istiyoruz. Amacımız gerçekleri sizlere sunmak. Bu gerçekleri görerek Bulgaristan'a yatırım yapmanız arzumuzdur. Buraya gelirseniz hem yaşam kalitesi olarak hem de iş hayatında mutlu olacağınıza inanıyorum." diye konuştu. Türkiye'nin Burgaz Başkonsolosu Enver Akyol ise Bulgaristan'ın Türkiye için önemli, dost ve müttefik bir ülke olduğunu vurgulayarak, "Bulgaristan, Avrupa Birliği (AB) sürecimizde içerisinde de ortak olduğumuz bir ülke. Ayrıca kültürel bağlarımızın güçlü olduğu bir ülke. Siyasi, ekonomik ve yatırım ilişkilerinin gelişmesinde ticaret özel bir önem sahibi. Ticaretin iyi olduğu ikili ilişkiler, siyasetin inişlerin ve çıkışlarından etkilenmemiştir. Ticaret her zaman güçlü olmuştur. Bulgaristan Türkiye için, Türkiye de Bulgaristan bir fırsattır." değerlendirmesinde bulundu. Sermaye birikimi açısından Bulgaristan'ın yanında İstanbul gibi bir sanayi şehrinin olduğuna dikkati çeken Akyol, "Türkiye-Bulgaristan arasındaki potansiyel yeterince değerlendirilmiyor. Türkiye'de yurt dışına yönelmeye başlayan bir sermaye birikimi var." dedi.
Türkiye'nin Sofya Büyükelçiliği Ticaret Başmüşaviri Emrah Sazak da coğrafi yakınlığın hala ticarette çok önemli olduğunu belirterek, "Türkiye'nin kalbi dediğimiz Marmara Bölgesi, Bulgaristan'a Türkiye'nin birçok yerinden çok daha yakın. Bulgaristan, ülkemizdeki her firma için AB pazarı açısından üretim ve yatırım üssü olarak değerlendirebilecek bir ülke." görüşünü paylaştı. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye - Bulgaristan İş Konseyi Başkanı Osman Ak, toplantının amacının iş hayatının ortak problemlerini dile getirilerek çözümünü en kısa yoldan bulmak olduğunu söyledi. "Yatırımcı bir kuş gibidir. Sizin tarlanıza konar ama en ufak yanlış harekette uçar gider, komşu tarlaya konar. Bunu kaçırmamak lazım, uygun ortamı sağlamak lazım." diyen Ak,Bulgaristan'a yatırımla ilgili sonbaharda bir toplantı yapmayı planladıklarını da anlattı.
Ekoiq Genel Yayın Yönetmeni Barış Doğrı ise görüşlerini şöyle özetledi: "Olayı sadece yenilenebilir enerji olarak daha geniş bir bakış açısından ele almakta fayda olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de enerjiye ve ekonomiye bakışta, medyanın en temel hatası veya eksikliği, olayı siyah ve beyaz; politik tutuma göre taraftar veya karşıtlık zemininde ele alması. Bu mantıkla yapılan haberler, olayı objektif bir bakışı engelliyor. Önemli eksikliklerden biri de, enerjiyi saf enerji konusu olarak ele alması. 21. Yüzyılda. İklim değişikliğinin en önemli meydan okuma haline geldiği bu çağda, enerjiyi, sürdürülebilirlik boyutu olmadan, daha çık bir ifadeyle çevresel ve sosyal boyutları olmaksızın ele almak çok eksik bir haber anlayışı. Kömürün veya tüm fosil yakıtların negatif dışsallıkları hesaba katılmalı. Bu konuda basın çalışanlarında bence, genel bir bakış ve bilgi eksikliği de mevcut. Karbon fiyatlaması, kömürün sağlık üzerindeki etkileri ya da petrolün “peak oil” kavramsallaştırması konusunda bilgi sahibi olmadan ele alınması son derece eksik bir kamuoyu bilgilendirmesi yaratıyor. Biz EKOIQ olarak tüm basın gruplarından bağımsız olduğumuz için bu konuda çok rahat konuşabiliyoruz. Ancak büyük basın grupları, patronlarının yatırımları veya siyasi ilişkileri nedeniyle, buralarda çalışan arkadaşlarımız bu konuda haber yapmakta konuşmakta zorlanıyor. Böyle bir oto sansür bence basın çalışanlarının bu konuda kendini geliştirmelerini de engelliyor. Bunları haber yapamayacağını bilen, hisseden bir basın çalışanı, neden bu konuları öğrenmek için zaman ve emek harcasın ki. Ancak yine de tarihsel olarak baktığımızda tek çözüm, kendimizi geliştirmekte, dünyada olup biteni doğru öğrenmekte ve objektif haberciliği sonuna kadar zorlamakta. Yoksa çocuklarımızın, torunlarımızın yüzüne nasıl bakacağız?